Ahilik Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi

Duyurular

Duyurular

Ahilik Kültürü Ve Meslek Ahlakı

Sayın Doç. Dr. Mehmet Kaya

                 Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ahilik Çalıştayı Sekreteryası - Diyarbakır

 Biz, Ahi Evran Üniversitesi ve Ahilik Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak; Ticaret Bakanlığı Esnaf ve Kooperatifler Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odalarının desteği ve işbirliği ile Ahiliğin kuruluşundan; Selçuklu, Osmanlı ve günümüzde Ahilik konularını kapsayan Uluslararası Ahilik sempozyumunun altıncı ve sonuncusunu Ekim 2020 de yaptık ve Ahilik sempozyumlarını tamamladık.

Sempozyuma ülkemiz dışında Türk cumhuriyetlerinden İslam ülkelerinden (özellikle Filistin va Mısır’dan), Balkan ülkelerinden (Arnavutluk, Bulgaristan ve Bosna Hersek’ten) katılımcılar iştirak etti. Bildiri kitaplarının tümünü yayınladık. Ahilik Merkezimiz Kütüphanesinde, Türk Tarih Kurumu ve Milli Kütüphanesinde araştırmacılarımızın hizmetindedir.

2015-2016 Eğitim-Öğretim yılından itibaren Ahi Evran Üniversitesi ikinci sınıf öğrencilerimiz; “Ahilik Kültürü ve Meslek Ahlakı “dersini münavebeli ve zorunlu olarak almaktadırlar. Bu anlamda Türkiye’de tek üniversiteyiz. Konya Karatay Üniversitesi, ahilik dersini seçmeli olarak okutmaktadır.  Bizim Üniversitemizden önce Ahilik ders kitabını yayınlamışlardır Bu bakımdan Konya Karatay Özel Üniversitesini kutluyorum. Biz ise “Ahilik Kültürü ve Meslek Ahlakı” kitabını editörlüğümde alanında uzman bir komisyona hazırlattık ve 2019’da ilk baskısı yapıldı.

XI. Yüzyılda Anadolu; Bizans, Arap ve İran’ın adeta bir çatışma alanı idi. Türklerin Anadolu’ya ayak bastığı bugünlerde; güvenli bir ortam olduğunu söylemek mümkün değildir. İşte böyle bir atmosferde tarikat şeyhleri öncülüğünde Ahiler, Anadolu topraklarını imar ve ihya etmişler, yerli halka İslam’ın öngördüğü adaletle yaklaşarak; onların gönlünü kazanmışlardır.

            Uygun yerlere kurdukları Ahi zaviyeleri, Türklerin Anadolu’da göçebe hayattan yerleşik hayata geçmesine dolaylı olarak imkân veren güvenli yerler olmuşlardır. Yolcular, burada misafir edilirler, üç gün bir ücret alınmazdı. Ahi zaviyeleri, sadece şehirlerde değil, en ücra köylerde, bir günlük yolculuk sonucu ulaşılabilecek mesafelerde konaklama yeri olarak tasarlanmıştı. Bu zaviyeler, Moğol baskıları nedeniyle Batı Türkistan’dan Anadolu’ya göç edenlerin ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir görevi yerine getirmişlerdir.

Zaviyeler, Selçuklu Devleti zamanında kurulmaya başlayan, Osmanlı döneminde de devem eden; yolculara, misafirlere yiyecek, yatacak yer sağlayan güvenli yerlerdi. Bu zaviyeler, mesleğinin erbabı, varlıklı, hayırsever kişiler tarafından kurulurlardı. Ahi zaviyelerinde misafir ağırlama yanında; müderris, kadı, hatip ve emir gibi; toplumun kanaat önderleri tarafından düzenli dersler verilirdi. İş yerlerinde mesaisi biten çıraklar, zaviyelere gelirler ve ahlak eğitimlerini burada alırlardı.  

Fütüvvet anlayışının Müslüman Türk ruhuna kattığı zindeliğin tipik örnekleri olan Ahiler, Küçük bir Anadolu beyliğinden devlet olma yolunda işlerini belli bir plana göre yürütmüş, bu doğrultuda gayret ve çaba sarf etmiştir. Ahi zaviyeleri, esnaf ve sanatkârların tanışma ve dayanışmasını sağlayan iktisadi ve içtimai bir sivil toplum kuruluşu olduğu kadar, üyelerinin ruhi ihtiyaçlarını karşılayan bir tasavvuf ve kültür yuvasıdır.

Nurettin Topçu; Kapitalist ve materyalist bir anlayışa karşı Ahiliği esas alır. Nitekim İslam’ı referans alan bu teşkilat sayesinde iş hayatı, dünyadakilerin tersine şahsiyeti, insan iradesini ve adaleti gözeten; bir ırgat, bir köle değil; ahlak sahibi insan yetiştiren bir kurum olan Ahilik, kendinden önce başkalarını düşünen ve kollayan, cömertliği esas alan, imanı amele dönüştüren en eski bir sivil toplum kurumudur. Bir esnaf teşkilatı olarak; günümüz ekonomik anlayışının aksine sömürücü bir unsur değil; hem üreteni hem de tüketeni koruyan, gözeten bir sistemdir.

Fütüvvet, Anadolu’daki adıyla Ahilik, çok önemli bir sivil toplum organizasyonudur. 13. Yüzyılda; dünyanın başka bir yerinde böyle düzenli bir meslek erbabı yetiştirme, bunu kardeşlik ruhu içinde yapma, mesleği icra edenleri ahlaki bir potada eritme, buna rağmen usulsüzlükler varsa, bunu oluşturduğu iç denetim mekanizmasıyla denetleyip; tüketiciyi koruma o çağda çok ileri bir düzenlemedir. O dönemde Batıda bunun bir benzerini bulmak şöyle dursun, henüz düşünce bazında bile tartışması söz konusu değildir.

Batıda sivil toplumdan söz eden ilk düşür, İngiliz deneyci filozofu John Locke (17.Yüzyıl), sonra Hobbes ve J. Jacque Rousseau (18.yüzyıl) dur. Bu düşünürler, sivil toplum kuruluşlarının oluşması için sosyal mukavelelerin gerekliliğine işaret ederken, henüz konuyu tartışırken; Ahilik bunu 13.Yüzyılın başında; hem kurmuş, hem işbölümü yapmış, hem de uygulamaya başlamıştır. Batı, ifa edilen mesleğin bir ahlakının olması gerektiğinin farkına ancak 20.Yüzyılın başında varmıştır. Bu alanda ilk kitabı Fransız sosyologu Emile Durkheim, La Morale Professionele (Meslek Ahlakı) adıyla ders kitabı olarak kaleme 1900 yılında almış;1937 yılında da basımı yapılmıştır.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, o çağlarda Doğu İslam medeniyeti Batıdan çok ilerdedir. Bugün de böyle mi? Hayır. Bu neden, böyle olmuştur? Sebeplerini araştırmamız ve bulmamız gerekmektedir. Bugün esnafımız, sanatkârımız Ahilik ilke ve ahlakına ne kadar uymaktadır? Bu yozlaşma niçin oluşmuştur? Bu soruya olumlu bir cevap vermek mümkün müdür? Bu soruların cevabını; enine boyuna tartıp; değerlendirmemiz; günümüz şartları ve ihtiyaçlarını da dikkate alarak; geçmişimizdeki bu güzel değerlerimizi yeniden ihya edebilirsek; o zaman yaşanmaya değer hayatın çizgilerini yakalamaya başlayabiliriz diye düşünüyorum. Saygılarımla.

07. 05. 2021

Prof. Dr. Hüseyin ÖZTÜRK

KAEÜ Ahilik Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü

22.06.2022 13:00 || 317 kez okundu.